Adını Ay’da yaşatan Türk-İslam
bilgini, Ali Kuşçu
Asıl
adı Ali Bin Muhammed olan ve Türk-İslam dünyasının astronomi ve matematik
bilginleri arasında yer alan, eserleriyle haklı bir şöhrete sahip olan Ali
Kuşçu; Osmanlı döneminde yetişmiş en önemli astronomi bilginidir.
Doğu
ve batı bilim dünyası, onu, ortaya koyduğu eserleriyle yaşadığı dönemin en
önemli bilim adamı olarak tanımaktadır. Maveraünnehir’in hangi noktasında ve
hangi tarihte doğduğunu bilmediğimiz Ali Kuşçu, şark ve garp illerinin tanınmış
astronomudur. Kuşçu lakabının babası Muhammed’in, Uluğ Bey’in doğancı başısı
olmasından ileri geldiği kabul edilse de, zayıf bir rivayete göre de, av
esnasında Uluğ Bey’in doğanını daima Ali’ye vermesinden ileri geldiği
söylenmektedir. Ali Kuşçu, Uluğ Bey’in Türkistan ve Maveraünnehir Emiri olduğu
sırada Semerkand’da iptidai ve dini tahsilini yapmış, daha sonra Bursalı
Kadı-zade-i Rumi’den ve Uluğ Bey’den matematik ve astronomi dersleri almıştır.
Ali Kuşçu, bir ara Semerikand’dan ayrılarak Kirman’a gitmiş ve orada eğitimine
devam etmiştir. Geri dönüşünde hocası Uluğ Bey’e kendisini affettirmek için,
Hall-ü Eşkali Kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı Risale ile Şerh-i Tecrid
adlı eserini yazmıştır. Bu eseri Uluğ Bey’e armağan etmiş ve kendini
affettirmiştir. Uluğ Bey eserini çok beğenmiş ve onu takdir etmiştir.
Ali
Kuşçu, Semerkand Gözlemevi’nin müdürü Kadı-zade-i Rumi’nin ölümü üzerine
gözlemevinin başına geçmiş ve Uluğ Bey’in eserini tamamlamasına yardım etmiştir.
Uluğ Bey öldükten sonra Semerkand’dan ayrılarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun
Hasan’ın yanına giden Ali Kuşçu, burada Osmanlılar ile Akkoyunlular arasında
barışı sağlamak amacıyla elçi olarak görevlendirilmiş ve Fatih Sultan Mehmet’e
gönderilmiştir.
Osmanlı
Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in bilime büyük bir saygısı vardır. Döneminde
bilim adamlarını etrafında toplamıştır. Ali Kuşçu elçilik görevi ile sultana
geldiğinde, Fatih, Ali Kuşçu’ya İstanbul’da medreselerinde ders vermesini
önermiştir. Ali Kuşçu bunu kabul etmiş, elçilik görevini bitirdikten sonra
İstanbul’a dönmüş ve görevine başlamıştır. Ali Kuşçu’yu karşılayanlar arasında,
zamanın uleması İstanbul Kadısı Hocazade Müslihü’d-Din Mustafa ile diğer bilim
adamları da vardır. Fatih, Ali Kuşçu’ya 200 altın maaş bağlar ve Ayasofya’ya
müderris olarak atar. Ali Kuşçu, Fatih Külliyesi’nin programlarını hazırlamış,
astronomi ve matematik dersleri vermiştir. Ali Kuşçu’nun dersleri çok rağbet
görmüş ve zamanın önemli bilim adamları da bu derslerden yararlanmıştır. Dönemin
önde gelen matematikçilerinden Sinan Paşa da, öğrencisi Molla Lütfü
aracılığıyla dersleri takip etmiştir. Ali Kuşçu’nun matematik derslerinin
medreselerde okutulmasının çok önemli rolü olmuş, verdiği bu dersler 16. yüzyılda
etkisini göstermiştir.
Ali
Kuşçu’nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri
vardır. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı zaferinden sonra Fatih’e sunduğu
‘’Fethiye’’ adlı eseridir. Sunduğu bu astronomi kitabı 3 bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde gezegenlerin küreleri ve gezegenlerin hareketlerinden, 2.
bölümde Dünya’nın şekli ve 7 iklimden bahseder. Son bölümde ise Dünya’ya
ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıkları ile ilgili bilgiler vermektedir.
Kitabın sonuna da Dünya haritasını eklemiştir.
Ay’a adı verilen ilk
Müslüman-Türk bilim adamı
Ali
Kuşçu; Türk-İslam dünyasında, astronomi ve matematik alanında ortaya koyduğu
eserleriyle, astronominin önde gelen bilginleri arasında görülür. Bu iki alanda çağının sınırlarını zorlayacak
eğitim ve öğretim çalışmalarında bulunmuş, ününü dünyaya duyurmuştur.
İstanbul’un enlem ve boylam derecesini belirleyen Kuşçu, bir de güneş saati
yapmıştır. Ay’ın ilk haritasını çıkaran Ali Kuşçu’nun adı, Dünya’nın uydusu
olan Ay’ın bir bölgesine verilmiştir. Risale-i Fil Heye’si (Astronomi Risalesi),
Ali Kuşçu’nun astronomi alanında verdiği en önemli eserlerinden biridir.
Matematik alanındaki en büyük eseri ise, Risale-i Hisap’tır (Aritmetik
Risalesi).
Ali
Kuşçu, 16 Aralık 1474’de İstanbul’da vefat etmiş, Eyüp Sultan Türbesi’ne
defnedilmiştir. Ölümünün üzerinden 536 yıl geçen Kuşçu unutulmamış ve yaşamaya
devam etmektedir.
Ali
Kuşçu, yaşadığı zamana adını yazdırmasını bilenlerdendir. O adını öyle bir
yazdırmıştır ki, bizler farkında olmasak da onun adı Ay’ın bir bölgesine hayat
vermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder