28 Ekim 2015 Çarşamba

BÜYÜKLERE MASALLAR 8

BÜYÜKLERE MASALLAR 8
28 TİSRİN-ÜL EVVEL 1436


Bir varmış, bir varmış, bir varmış.
Bir yokmuş, hiç yokmuş çünkü hep varmış.
Evvel zaman içinde de, bu zaman içinde de, kalbur saman içindeymiş de, orada ne işi varmış. Devenin tellal olduğu, pirenin halktan sayıldığı bu zaman içinde, az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, manda yuva yapmaz mı en olmadık yere, ne işi var orada anlaşılmaz. Yavrusunu da sinek kapmışmış, hani biz de yedik. Yemedik de sultan bu, sözünden çıkılmaz, benim yavru gitti ama gelecek dediyse de, masal bu ya yemiş göründük, sultanın ülkesindeki biz pireler. Dam üstünde un eleyen kadınlar, memeler tombul mu tombul, kavuşmuyor düğmeler. Kaydırı kuppak Eminem, nasıl nasıl edeyim bilemedim valla. Bir de baldırı çıplak cemilem var ki bu masalla hiç ilgisi yok.
Sarayın entrikalarının devam ettiği günlerden o gündü; masalcının anlatacağı bugün. Bugün kara bir gündü; kapkara bulutların örttüğü sarayın topraklarının üstünde. Öyle karaydı ki, çamaşır suyu, kezzap, sabunlu sularla silsen de çıkmazdı o karalar. Evet kapkara bir gündü. O gün saray fark etti ki tellalların arasında kendi halkının yarısından bir fazla pirelerin casusları oluşmuş. Halbuki zamanında o tellallara ne istedilerse vermişti sultan; bir de baktı ki bu tellallar ayrı telden çalıyorlar; çok kızmıştı sultan hemen divan-ı hümayunu topladı, kimler yoktu ki o divan-ı hümayunda. Tabi en başta saray soytarısı Zavallı Davud, kaptan-ı derya. Yeniçeri ağası, hıyarağası arınmış ser-bülend kahya, Rumeli kazaskeri, Anadolu kazaskeri, nişancı, baş defterdar ve şıkk-ı evvel defterdarı, reüsülküttab, vezirler, vezir-i azam, daha da niceleri, fidan boylu bostancı başıları ve bunların niceleri gelmişler, neredeyse saraya sığmaz olmuşlar. Haykırmış sultanlar sultanı. Ulan bu kışkırtıcı tellalara istedikleriniz vemediniz mi? Hep bir ağızdan, verdüüük demişler. E daha ne isterler bu zındıklar. Yerinizi isterler sultanım diye veziri azam buyurmuş. Sultan hiddetlenmiş. Tez gidilsin toplansın hepsi, elleri kesile, bacakları koparıla, dilleri yakıla, bedenleri sıkıla, o en baştaki deyyus-u gülgeç hamadullah fettullahı da bana getirile amma tekparça canlu isterum. Kılı kopsa hepinizin kellesini alurum. Bu arada içlerinden biri çaktırmadan dışarıya kaçmış doğruca deyyus-u gül geç  hamadullah fettullaha gitmiş. Durumu uzunca arzı endam etmiş. Tası tarağı toplayan deyyus-u gül geç hamadullah fettullah üsküdardan kiraladığı sandalla denizlere açılmış, kırk gün, kırk gece sandalcı kürek çekmiş şeytanın yatağı ülkeye gitmiş. Orada da tuhaf tuhaf başkanlar varmış, hatta bir tanesi ya saksafon çalar ya da saksafon çektirirmiş. Deyyus-u gül geç  hamadullah fettullah, bu başkanlarla çok iyi geçinirmiş. Ama bir yandan da bunca emek verdiği tellal pirelerine de çok üzülürmüş. Terbiyeli mi terbiyeli, bağlı mı bağlı, hürmetkar mı hürmetkar, hizmetkar mı hizmetkar bu pireler, sultanın başını yiyecekler de nasıl yiyecekler hep onu hesap ederlermiş inceden inceye. Sultan eze eze bitirememiş bu tellal pireleri. En sonunda pirelerin en güçlülerinden olan kozacı başı ipek-ül ak-kın’ı ezmeye çalışırken, kozacı başı ipek-ül ak-kın durumu fark edip, bir itin götüne takılıp sultanın diyarından kaçmış. Ama olan kozacı başı ipek-ül ak-kın’ı tellal işçi pirelerinin bab-ı aliî’deki dükkanlarını ateşe vermiş, kapalı çarşıda ki kuyum dükkanlarını hazinesine devredip kapılarını mühürlemiş. Sesi, soluğu, osuruğu kesilen deyyus-u gülgeç hamadullah fettullah başlamış bedduya:
bize de nispet ediyorlar.
dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa,
bize de nispet ediyorlar.
dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum:
dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa,
yaptıkları şey kuranın temel disiplinlerine aykırıysa,
sünneti sahihaya aykırıysa,
islamın hukukuna aykırıysa,
modern hukuka aykırıysa,
günüm demokratik telakkilere aykırıysa,
Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın!
Evlerine ateş salsın!
Yuvalarını başlarına yıksın!
Ama öyle değilse,
hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler,
cinayeti görmeyip de masum adamlara insanlara cürm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar,
Allah onların evlerine ateşler salsın
yuvalarını yıksın
birliklerini bozsun
duygularını sinelerinde bıraksın
önlerini kessin
bir şey olmaya imkan vermesin
Allah’ım, onları hezimete uğrat,
ve onları sars
Allahlım, ateşlerini arttır
topluluklarını dağıt
en ufak parçalarına kadar onları ayır. 
İşlerini yapma-fitneyi kastediyor olabilir
işlerini kendi aralarında kıl. 
Allahlım! İşlerini aralarında kıl,

onlara karşı bize yardım et(3 kere)
ey merhametlilerin en merhametlisi tezatla gel, bedduada merhamet anılmaz
zatın hakkına!
Sıfatların hakkına!
Güzel isimlerin hakkına!
İsmi a'zamın hakkına ve hürmetine!
Efendimiz(ismi tam söylüyor) hakkına ve hürmetine!
Senin yanında şefaat hakkı ve değer verilenler hakkına!
Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Ey celal ve kerem sahibi!
Dememiştim...
Demeden edemedim...
O kadar diş gösterildi,
o kadar salya atıldı,
o kadar kimse tahrik edildi,
o kadar tiğtiğler de o melun düşünceler
bir yönüyle vizesiz vizesiz rahat dolaştı ki,
demeden edemedim...
her şey nigahvan...
dünyada kitmir gibi insanların bir dikili taşı olmadı!.
Altmış senedir denişik imkânlar onun da önüne geldi. 
Allaha hep dua ettim:
Allah’ım kardeşlerimi birilerinin işyerinde, fabrikalarda çalışmadan halas eyleme!
Allah’ım beni onlarla utandırma dedim.
işçi olarak çalıştılar, 
işçi olarak emekli oldular. 
ve hiçbir şeye sahip olmadılar. 
Çoğu kirayla evlerde oturuyor
kira evinde oturuyorlar.
kendi adıma da öyle düşündüm onlar adına da öyle düşündüm. 
cami penceresinde üç sene yatarken esasen işte o dünyanın metaına temas etmemek için,
altı sene bir tahta kulübede döşeksiz yatarken 
dünya malı melaline meyletmemek için aynı şeyleri yaptım
Allah buna şahit 
ama başka türlü, haramilik yapıp, 
milletin malına melaline el uzattıkları halde hala Müslüman olarak görülüyorlarsa
öbür tarafta neyin ney olduğu belli olacaktır. 
Demiş!
Ve yarıdan bir eksik pirelerin yanı sıra, yarıdan bir fazla pirlerin de bir bölümü bu bedduaların tutmasını bekler olmuşlar.
Bir zamanlar götlerinin kıllarında medet arayan ılıcaklı nazlı hatunda saf değiştirmiş bab-ı ali de ne kadar karşı tellal var ise yanlarında medet arar olmuş. O tellal senin bu tellal benim gezer olmuş ama bir yandan da masalcı ılıcaklı nazlı hatunun mahdumu ılıcaklı Kemalden olma, ılıcaklı nazlıdxan doğma, ılıcaklı Mehmet Ali’yi merak edermiş. Belki bu zat-ı muhterem de masala bir gün katılır. Kara kapkara bulutlar sultanlığının üzerine iyice çöker olmuş. Herkes 2 Tisrin-essani 1436’yı bekler olmuş. Allah bize o günleri de gösterecek diye dua ederlermiş. Bak sen allahın şu işine ki bu sultanı 1423 yılından beri musallat etmiş bu güzel ülkeye; her halde vardır bir bildiği…
Ömer L. Bakan
28 TİSRİN-ÜL EVVEL 1436





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder