“60’larda, 70’lerde çocuk olmak; büyüyüp bugün adam olmak,adam olunup veya adam olunamamak.”
Biz çocukken dekman
oynardık; mahalledeki kızlı erkekli akranlarımızla. Kimi zamanlar bu oyunun
adı, Amerikan filmlerinden esinlenerek –ki bu az olurdu- kovboyculuk olarak
anılırdı. Aslında esas esin kaynağımız; Teksas, Tom Miks ve benzeri çizgi
romanlardı. Herkesin elinde oyuncak tabanca, tüfek bulunmazken bende de sayısız
oyuncak tabanca, tüfek olurdu. Su tabancası, çatapat tabancası, mantar
tabancası, boy boy tüfekler; hepsi de ikişer üçer adet. Benim oyuncak silahlanmamın
nedeni, ailede hiç kız çocuk olmadığı içindi. Aile büyükleri beni sevindirmek
adına, “erkek adam silahla oynar” tezinden yola çıkarak, sürekli bu ve buna
benzer oyuncaklar alırlardı. Zaman öyle bir zamandı.
Dekman oynamak
istediğimizde eve koşar, ne kadar oyuncak silah varsa getirir, olmayanlara
dağıtırdım. Anlayacağınız düşman tarafı silahlandırmak benim işimdi. Kim
düşmanı önce görürse silahını ona doğrultur, ‘dekman’ diye bağırır, böylelikle
karşı tarafı esir alırdı. Bazı zamanlar ben de esir alınırdım. Kendi silahımla
esir alınmak çok ama çok ağrıma gider, mızıkçılık yaparak; “Olum o benim
tabancam, sayılmaz!” derdim. Hadi bakalım al sana kavga sebebi. Biz alt alta,
üst üste, yumruk, tekme, tokat, saç çekme, tırmık, tükürük, ısırık dalaşırken
oyun bozulur, ben oyuncak silahlarımı toplar evin yolunu tutardım. Bir de
arkamı dönüp bana sinir bir şekilde bakanlara; “Anam avradım olsun, bir daha
silahları getirmeyeceğim!” derdim. Ta ki ertesi güne kadar. Biz böyleydik işte;
oynar keyif alırdık. Kavga eder ama asla küsmezdik. Hatta bazen silahlarım için
rüşvet aldığımda olmuştur. Çoğu zamanda
çeyrek ekmek arası kaşar-salam ve kola isterdim. Ekmek o zamanlar kocamandı,
yarım ekmeği asla bitiremezdik. Bakkal Kamil’den yarım ekmek, çeyrek ekmek alma
şansı vardı. En yakın silah arkadaşım bakkal Kamil’in oğlu Selim, bugün Sivas
milletvekili oldu. Bakkalın oğlu olduğu için rüşvet ayarlamasını hep o yapardı.
O günlerden bugünlere elli yıla yakın bir zaman geçti. Bu zaman içerisinde
büyüdük, okuduk, iş güç sahibi olduk, evlendik, çoluk çocuğa karıştık. Ben üç
oğlumun üçüne de asla oyuncak silah almadım. Dekman oynadığımız arkadaşlarla
zaman zaman toplanarak eskiyi yâd eder, güler, ağlar, yer içer, öpüşüp
koklaşırız. Onlar da çocuklarına oyuncak silah almamışlar. Ders çıkartmışlar o
yıllardan bu yıllara...
Peki, bu hikâye size
bir yerlerden tanıdık geliyor mu?
Mesela bugün sınırda
askerlerimizle çarpışan Işid’liler…
Verdiğimiz
silahlarla, bizim askerlerle dekman mı oynuyorlar acaba?
Ömer L.BAKAN
240720150051
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder